Bunun yanında son günlerde okuduğum ve burada da yer verdiğim Mustafa Armağan’ın Avrupa’nın 50 Büyük Yalanı isimli kitabında derinlemesine analiz ettiği ‘Batı Merkezli’ düşünme sistemi ile bir kez daha karşı karşıyayız. Batı adeta bir yitirilmiş cennet ve biz Batı’ya aidiz, herşeyimiz Batı’ya göre olmalı, Batı dışındakilere küs olmalı, onlarla ilgilenmemeliyiz. Gazze bir Arap sorunu, ne işimiz var Afrika’da, vs...
Batı’yı kızıl elma olarak sunup diğer coğrafyalara üçüncü sınıf ülkeler gözüyle bakan bu ‘İçimizdeki Oryantalistler’, hâlâ içine kapanan bir ülke olmamızı ve Batı ne derse yapmamızı istiyorlar. Onlara göre çocuklarımız namaz kılmasın bale yapsın. Varoşlardaki insanlar klasik müzik dinlesin.
Uyanalım artık, sadece Batı yok. Nasıl ABD, Fransa, İngiltere bugün dünyanın her yerindeyse biz de eğitimle, kültürle, ticaretle ve politikayla her yerde olacağız. Madem amacımız çağdaş bir uygarlık olup, muasır bir medeniyet kurmak, o halde hem Doğu’da hem de Batı’da olacağız.Hem Orta Doğu’da hem Güney Amerika’da olacağız. Araplarla yeniden dost olurken AB’ye girmek için mücadele edeceğiz. Ama amaçla aracı karıştırmayacağız. Uygarlık seviyemizi yükseltmek amacımız ve AB üyeliği bizi bu amaca götüren araçlardan biri.
Türkiye bunları yapmaya başladı son zamanlarda. Politikacıların elbette hataları var. Ama öyle çok güzel işler de yaptılar ki bugün ülkemiz dünya çapında önemli bir aktör olmaya başladı. Ve savaş şimdi başladı. ‘Otur oturduğun yerde’ diyen güçler bir anda terör belasını yeniden parlatıverdiler. Bu bir mücadele ve müspet hareketle diplomasiyi sürdürdüğümüz sürece kazanan biz olacağız. Eksen kayması mı? İşte cevap sayın Dışişleri Bakanımız’dan:
“Türkiye’ye birisi Batı’yı bırakıp Doğu’ya yönelelim’ derse, ona ‘biraz tarih oku’ denmelidir. Bir diğeri ‘Doğu’yu bırakıp Batı’ya yönelelim’ derse ona da yine ‘biraz tarih oku’ denmelidir .”(aktaran Gürkan Zengin, Star Gazetesi ,17 Haziran 2010)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder