26 Haziran 2010

2010 Vuvuzela Dünya Kupası

Dünya Kupası herkesin dilinde. Medyada en çok konuşulan ilk olay olarak açık ara en önde. Bunu da hak ediyor. Dünya üzerinde hiçbir hadise herhalde bu kadar gürültü koparıp, bu kadar ilgi toplayamıyordur. Olimpiyatlar bu popülerliğin yarısına ancak yaklaşabilir. Dünya üzerinde bütün insanların bir araya gelip kendilerini ifade edebildikleri muazzam bir fuar gibi sanki. Bütün dünya milletlerinin birgün barışıp yeryüzüne huzur ve mutluluğun hakim olma ihtimali hala bir ütopya gibi görünse de gözümüze, bu bir aradalık insana bir umut vermiyor değil.

Bir arada olmak, birlikte yaşama kültürü, başkalarına saygı duyma ve katlanabilmeyi de gerektiriyor.Size çok garip gelen ve rahatsız eden birşey başka bir kültürde kendini ifade etme biçimi olarak ön plana çıkabiliyor. Sözün nereye doğru gittiğini anlamışsınızdır. Vuvuzela herkesin dilinde. Eğer kafaya takarsanız kelimenin tam anlamıyla işkencehalini alıyor maç izlemek. 90 boyunca arı vızıltısı. Hiçbir melodi yok. Hep aynı vızıltı. Stadyumdakiler ve futbolcular nasıl tahammül ediyorlar anlamıyorum. Peki çalanlar hiç mi yorulmuyorlar? Gol oluyor, ses kesilmiyor daha da şiddetleniyor. Korkum o ki çıkardığı vızıltıdan başka hiçbir özelliği olmayan bu aletin bizim stadlara da yayılması.

Öte yandan şöyle bir gerçekle de karşı karşıyayız: İlerleyen yıllarda 2010 Dünya Kupası denilince akla ilk vuvuzela gelecek. Her kupanın böyle bir sembolü olmuştur zaten. Mesela 1966 denilince hep o topun çizgiyi geçip geçmediği tartışması akla gelir. 1970 denilince Pele, 1974 denilince total futbol, 1986 denilince Meksika dalgası ve Maradona, 1994 denilince Baggio’nun penaltısı, 2006 denilince Zidane’ın Materazzi’ye kafa atışı akla geldiği gibi, bundan böyle 2010 Dünya Kupası denilince akla ilk gelen imge vuvuzela olacak.

Favori G.Amerika

Dünya Kupası tüm heyecanı ile devam ediyor. Grup maçları yavaş yavaş sona eriyor. Zevksiz başlayan kupaya ikinci maçlarla birlikte renk geldi. Haksız bir şekilde geldikleri için daha baştan beri herkesin nefretini kazanan Fransa öyle bir rezil oldu ki yıllar boyu unutulmayacak. Bu açıdan oldukça mutluyum.

Bu kupada Güney Amerika rüzgarının estiği aşikâr. Katılan 5 takım da 2. tura çıkacak gibi. Şu ana kadar 5 kez şampiyon olan Brezilya ile 2’şer kez şampiyon olan Uruguay ve Arjantin kazandıkları toplam 9 şampiyonluğun tamamını da Avrupa kıtası dışında kazandılar. Güney Afrika’da Avrupalılar’ın işi zor gözüküyor. Avrupalılar’dan zaten Fransa, İtalya ve İngiltere üçlüsü futbol olarak dökülüyor. Fransa ve İtalya şimdiden elendi bile. İspanya, Hollanda ve Almanya bakalım ne kadar gidecebilecekler. Daha önce 7 final oynayan Almanya, sevmesem de Brezilya ile beraber favorilikte İspanya-Arjantin-Hollanda üçlüsünün önünde gibiler. Öte yandan Uruguay, Paraguay ve Şili üçlüsü 2002’deki G.Kore-Türkiye ikilisinin yaptığını yapabilirler. Şu ana kadarki 18 kupadan 9’unu Avrupa, 9’unu da G. Amerika takımları kazandı. G.Afrika’da bir taraf öne geçecek, tabii Gana, ABD veya Meksika tarihi bir sürpriz yapmazlarsa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder