14 Ekim 2010

Okudukça: Peygamberin Kardeşleri

“Namazda niye Subhane-hu değil de Subhane-ke okuyoruz?” şeklinde minik bir başlıkla ayrılabilecek bir bölüm var kitapta. Çok hoş tespitler, okurken çok etkilendim. Peygamberin Kardeşleri kitabını okuma nedenlerimden biri de buydu. Manevi hayatımı geliştirmeye yönelik tefekkür ve bu tefekkürle ortaya çıkan ince detaylar.

Subhane-hu değil de Subhane-ke deyişimiz Rabbimize karşı doğrudan bir muhatabiyetin ifadesiydi sözgelimi. Subhanehu yani O’nu tespih ve tenzih ederiz demiyorduk namazda; Subhaneke yani Seni tespih ve tenzih ederiz diyorduk. Çünkü namaz dışında bir biz vardık, bir kainat, bir de bizi ve kainatı yaratan Zât-ı Zülcelâl. Biz O’nun kâinata halife olarak yarattığı en şerefli mahluk olarak, kâinata O’nun adına bakma durumundaydık sair vakitlerde; Subhanehu bunun içindi. Ama namaz, halifenin, üzerine halife olduğu tebaadan tahsil edeceğini edip, bunu Sultanına teslim etme vaktiydi. Gâibâne ubudiyetten hâzırâne ubudiyete geçiş vaktiydi. Artık kâinat önümüzde değil, ondan o vakte kadar toplayabildiğimiz tesbihat ve tahmidat ile arkamızdaydı. Doğrudan doğruya Rabbimizle yüz yüzeydik, dosdoğru O’nun huzurundaydık namazda. O yüzden, hâlâ, daha O diyemezdik. Sen dememiz gerekiyordu artık.”

Yüksek Fikir Alçalışları/Peygamberin Kardeşleri, s. 56.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder