14 Eylül 2010

Dünya İkincisiyiz


Türkiye’de düzenlenen Dünya Basketbol Şampiyonası’nda finalde ABD’ye yenildik ve gümüş madalya aldık. Bu tarihimizin en büyük spor başarılarından birisi oldu. 2001’de Avrupa 2.si olmuştuk. Şimdi Avrupa’nın zirvesindeyiz denebilir. Ayrıca bu başarı takım sporlarında bu zamana dek ulaşılan en büyük başarı olmuş oldu.

Basketbol Milli takımımız ev sahipliği yaptığımız turnuvada öyle bir oyun oynadı ki ikinciliği bile beğenmez durumdayız. Yıllardır İspanya, Litvanya, Yunanistan ve Sırbistan gibi Avrupa’nın büyük ekollerinin oynadığına benzer bir oyun geliştirdik ve gerçekten önümüze geleni yendik. (ABD maçından birazdan bahsedeceğim.) Sırasıyla Fildişi Sahili, Rusya, Yunanistan, Porto Riko, Çin, Fransa ve Slovenya’yı gerçekten eze eze yendik. Müthiş savunmamız ve hücumdaki müthiş paslaşma trafiğimizle bu takımları perişan ettik. Fildişi ve Çin’i bir kenara koyalım ama diğer takımları üst üste ve farklı yenmek çok büyük başarı. Biz seviyemizi Rusya, Yunanistan, Slovenya, Porto Riko ve Fransa’nın üzerine taşıdık. Özellikle o ana dek turnuvanın en güzel basketbolunu oynayan Slovenya’ya karşı tarihimizin belki de en iyi oyununu oynadık.

Tüm bunların üzerine basketbolun Brezilyası olan Sırbistan’ı yenmemiz gerçekten muhteşemdi. Baştan sona geride olduğumuz maçı son 4,3 saniye kala bulduğumuz hücum ve son 0,5 saniyedeki blokla kazandık. Bu muhteşemdi.

İspanya’yı deviren Teodosiç’e rağmen o maçı kazandık ama Durantlı ABD’yi durduramadık. Amerika gerçekten bize bir numara büyük geldi ve bizim yerimize kim olsa yine yeneceklerdi. Zira Durant 3 sayı çizgisinin 3-4 metre gerisinden bile zorlanmadan birçok üçlük attı. Atletik yapılarıyla bizi ribauntlarda da ezdiler. Fark yavaş yavaş açıldı ve yaklaşamadık bile. ABD’nin başarısı NBA yıldızlarından çok, Avrupa tarzı oynayan oyuncuları getirmelerinde yatıyor. Müthiş atletik özellikleri de birleşince ABD rahat şampiyon oldu. Sırbistan’ı mucizevî bir şekilde yendikten sonra aynı konsantrasyona ulaşmak bizim için hakikaten zordu. O son saniye galibiyeti bizi(hem oyuncular hem halk olarak) önemli ölçüde rahatlattı ve de yıprattı. Amerika maçında Slovenya ve Sırbistan maçları kadar üst düzeye çıkamadı oyuncularımız.

ABDli Kevin Durant en değerli oyuncu seçildi. Gerçekten durdurulamaz bir performans sergiledi. Ya 2008 Olimpiyatları’nda fırtına gibi esip altın madalya kazanan Kobe, Wade ve Lebron Jamesli kadro burada olsaydı ne olurdu? Zaten kırgınlığımız buradan geliyor. Biz böyle bir havayı bulmuşken; böyle bir Amerika’yı yenmeliydik. Bir daha böyle bir Amerika görmek artık çok zor.

Turnuvanın en iyi beşine kaptanımız Hidayet de girmeyi başardı. İlk beş şöyle: Teodosiç(Sırbistan), Kleiza(Litvanya), Hidayet(Türkiye), Scola(Arjantin) ve Durant(ABD).

Organizasyon FIBA Başkanına göre tarihin en çekişmeli turnuvasıydı. Organizasyon çok güzel oldu. Ama bize bu başarıyı yaşatan basketbolcularımız ve teknik heyetten istikrar bekliyoruz. Bu takım bu oyunu bir ekol haline getirmeli ve kendi evimizde olmadığımız zamanlarda da oynayabilmeli. Mesela artık her turnuvada bir şekilde ilk dörtte olmalıdır. Her zaman madalyaya aday olmalıdır. Seneye Avrupa Şampiyonası’nda ilk dörde girip artık olimpiyatlara kapılmamız gerek.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder