14 Eylül 2010

Haşmet Babaoğlu’ndan Ölüm Hakkında Düşünceler


Kimim ben? Nereden geldim, nereye gidiyorum? Neden yok olacağım? Hayatta ne işim var?.. Bu soruları başınızı yastığa koyduğunuzda gözlerinizi uyku için yummadan önce bir sorun bakalım kendinize... Sorun da görün bakalım, hiçbir "yurttaşlık bilgisi"nin cevaplamaya yetmediğini... Hangi politik broşür, hangi "kimlik siyaseti" ve toplumsal aidiyet duygusu böyle bir soruyu mertçe ve cepheden göğüsleyebilir?

Cumartesi günkü yazımın başlığında "yaşamın özü sağlık mı?" diye sormuştum. Derdim "sağlıklı yaşam" modasının Dr. Mehmet Öz gibi gurularının gözümüzden kaçırmaya çalıştığı bir gerçeği vurgulamaktı!.. Dünyaya gelmek, bir anlamda ölüme doğmaktır. (Filozof Heidegger'e de bir selam çakmalı tam bu noktada!) Birgün mutlaka öleceğimiz için hayat anlamlıdır. Ölüm, soğuk ve uzak bir gerçeklik değildir, yaşamın orta yerindedir; kıpır kıpır, capcanlı bir gerçektir.

Kaynak: Sabah Gazetesi 5 Eylül 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder