4 Aralık 2010

Okudukça:Mutlu Olmak İçin Risalelerden Minik bir Reçete


Seyit N. Erkal’ın Nur Derslerine Giriş isimli Risale-i Nur’dan Birinci söz’ün açıklamaya çalıştığı eserini okumaya yavaş da olsa devam ediyorum. Kitaptan daha önce bahsetmiştim. Kitabı okudukça Birinci Söz’ü anlatmanın yanında Risalelerden paralel alıntılar da yaparak etkili anlamayı kolaylaştıran bir yöntem takip ettiğini görmüş oldum.

Bugün okurken Birinci Söz’de geçen “Madem öyledir; şu sahranın Mâlik-i Ebedî’si ve Hâkim-i Ezelî’sinin ismini al..tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisâtın karşısında titremeden kurtulasın.” cümlesini açıklarken çok ilginç bir alıntı yapıyor:

İnsanın enfüsî dairede, kendi nefsine bakışında sağlıklı olan yaklaşım; “Ben kendime mâlik değilim. Ancak Mâlik’im kâinatın mâlikidir. Fakat kendime mâlik nazarıyle bakıyorum ki, Mâlik-i Hakikî’nin sıfâtını ve sıfatların bir derece mâhiyetini ve hududunu bileyim. Evet mevhum, mütenahî hududum ile Mâlik-i Hakikî’nin sıfatlarının bir cihette namütenahî hududunu bildim.” (Mesnevî-i Nuriye, s.44) tarzında yapacağı, her şeyi Sahib-i Hakikî’sine satmakla neticelenen tefekkürdür.

Zira kâinatı, mutlak kudret ile yaratıp, varlığa çıkaran Ezelî Hâkim’i kim ise, onu mutlak rahmeti ile varlıkta tutan Ebedî Mâlik’i de O’dur. Ve O, kullarının biricik Velî’si ve Halîl’idir. Rabbiyle bu mertebede münasebeti bulunan insanın, iki temel endişesi olan emniyetsizlik (korku) ve mutsuzluk (hüzün) ondan giderilir. [Vurgulamayı ben yaptım]


Yazar risalelerdeki bu açıklamaları şu ayete dayandığını dipnot olarak vermiş: “İyi bilin ki; Allah’ın velileri için (özellikle âhirette) herhangi bir korku söz konusu değildir ve onlar asla üzülmeyeceklerdir de.” (Yûnus Sûresi, 10/62)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder