6 Nisan 2010

Yarınki Türkiye, Yarınki Dünya

Son yüzyılın yetiştirdiği en büyük Türk mütefekkirlerinden olan Nurettin Topçu’nun Yarınki Türkiye isimli kitabını okumaya başladım. Daha önsözün ilk cümlesinden itibaren insan satırların altını çimeye başlıyor. İşte önsözün ilk cümleleri:

“Anadolu’nun Kurtuluş Savaşı, ruh planında henüz yapılmadı. Asya’nın ilk çağından kalan sefaletine varis çocukları, bu topraklarda kurdukları devletin ruhuna sahip olamadılar. Henüz yererde sürünen Türk-İslam ruhunu tutup da kaldıracak olan irade, hayatımızdan davacı oluncaya kadar bu toprağın insanı, eiyadan farksız bir varlıktır: Değersizdir, itibarsızdır, hürmet görmez, onun Allah’tan bir emanet olduğu bilinmez. Kuvvetlinin elinde her zaman esirdir. Kuvvet kazanınca da başka insanları esir edicidir.”

1961’de yazılan bu satırlar ülkemizin hal-i pür melâlini ne güzel özetliyor. Yalnız Nurettin Topçu pekçok ‘aydın’ gibi sadece eleştirmiyor ve ne yapılması lazım geldiğini de anlatıyor. Anlattığı şeyler ruh dünyamıza o kadar uygun o kadar bize yakın.

“Rönesansımızı yapmak için, kültürümüzün kaynaklarına inmek lâzım gelecek. Bu millet, büyük bir hayat aşkına yeniden kavuşmak için bir romantizm devrini her halde yaşatmalıdır. Yeni bir vecd, yeni bir neşve hayatımıza hız vermelidir. Dini de, sanatı da ahlâkı da gerçekten anlamak için, şu fani hayatımıza sonsuzluğun sahnesini getirmeliyiz. Genç ruhları büyük ve yaratıcı yapacak olan, hayatın kurnazlığı ve siyaset hüneri değildir; boşlukta büyük bir kalp çarpıntısı yaşatmalarıdır.”


Maalesef bu yazının yazılmasını takip eden 15-20 yıl genç ruhların pekçoğunu ezdi, farklı hedefler peşinde heder etti, kaybetti. Nesillerimiz yıllarca siyaset oyunlarına alet oldular.

Nurettin Topçu ile Fethullah Gülen Hocaefendi’nin görüşleri arasında büyük benzerlik var. 20. Yüzyılın en büyük adamlarından biri olan Bediüzzaman Hazretleri’nin misyonunu takip eden Hocaefendi Topçu’dan da oldukça etkilenmiş (bugün bu kitabı okumamın sebebi de Hocaefendi’nin Yarınki Türkiye’nin okunmasını tavsiye etmesi). Aslında aklın yolu bir. Ülkenin ruhi planda kurtulması siyasetle değil nesilleri kendi kültür dinamiklerimizle yetiştirmekle olacaktı. Bu iki zat aynı Bediüzzaman Hazretleri gibi bunu daha o yıllarda görüp siyasetten uzak kaldılar ve insan yetiştirdiler. Ve günümüzde gelinen nokta ortada.

Hocaefendi’nin 60’dan fazla eserinde pekçok defa aşağıda Nurettin Topçu’nun kitabın önsözünde bahsettiği cümleleri görebilirsiniz.

“Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan ruh cephesinin maden işçileri olacaktır. Bu ruh amelesinin ik ve esaslı işi, insan yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakârlık olan bu hizmet ehli gençler, hizmetlerinin mükâfatını da hizmet ettikleri insanlardan beklemiyecekler, sonsuzluğa sundukları eserin sesinin akislerini yine sonsuzluktan dinleyeceklerdir.”


Ne mutlu bizlere ki topçu’nun hayalini kurduğu nesil bugün yetişti/yetişiyor. Artık bu gençler 130’dan fazla ülkeye dağılarak yarınki dünyayı da kuruyorlar. İnşallah yakında ben de onlardan biri olacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder