14 Şubat 2011

Sinema: Hain


Traitor (Hain,2008), bir önceki yazıda (Ölümcül Tuzak-Hurt Locker) bahsetmediğimiz ama Hollywood klişelerine göre oldukça orijinal bir film. İslamofobiye önemli bir eleştiri getiriyor. Filmin konusu şöyle: Müslüman bir Amerikan ajanı radikal İslamcı teröristlerin arasına sızmayı başarmış ve kendisini onlara kanıtlamıştır. Hedefi 50 ayrı halk otobüsüne intihar eylemi yapacak olan örgütün liderine ulaşmaktır. Bu sırada kendisine bu gizli bir görevi veren birim o kadar tedbirli davranmaktadır ki federal ajanlar peşine düşer ve adı en çok arananlar listesine koyulur.

Filmin beni heyecanlandıran iki yönü var. İlki filmde Müslümanlara empati ile bakmaya çalışılması. Ahmet Turan Alkan’ın çok hoşuma giden sözü ile ifade edecek olursak Traitor filmi İslami teröre anlayışla değil ama anlama çabası ile yaklaşıyor. “İslami terör”ün (ki bu ifade son derece yanlış zira Hristiyan teröristler için de Hristiyani terör mü diyeceğiz?) sebebini anlamaya çalışıyor. Bunu yaparken İslamofobiye sebebiyet veren klişe ifadelerden kaçınıyor. Mesela Guy Pierce’ın oynadığı karakter, “Hıristiyanlığın olduğu gibi, İslamiyet’in de birden fazla yüzü var” diyor ve önyargılı davranan meslektaşını film boyunca uyarıyor.

İkincisi, Don Cheadle’ın oynadığı Samir karakteri -her ne kadar hatalar olsa da- samimi bir Müslüman rolünü çok güzel oynuyor. Zaten filmi de tek başına sürüklemeyi başarıyor Cheadle. Mesela intihar eylemcilerinin İslamiyeti ne kadar yaşadıkları meselesi çok güzel verilmiş. Samir kendisine içki ikram eden örgütün üst düzey yöneticisine içkinin haram olduğunu, ‘savaş koşullarındayız, takiye yapmalıyız’ bahanesinin kimsenin görmediği bir yerde geçerli olamayacağını çok etkileyici bir şekilde anlatıyor.

Filmde hatalar yok değil. Örneğin Yemen’i harap ve bitap, toz toprak içinde küçük çocukların ellerinde kalaşnikoflarla gezdiği bir yer olarak görüyoruz. Hemen dikkatimi çeken başka bir hata da Samir’in elmayı sol eliyle yemesi oldu. Çok detaymış gibi gelebilir ancak bu derece hassas bir dindar böyle bir noktayı atlamaz. Yine de bu hatalar çok üzerinde durulmasını gerektirecek fahiş noktalar içermiyor.

Hain filmi ortaya koyduğu önyargısız yaklaşımı ile övgüyü hak ediyor. Amerikalılara ve Batı’ya meselenin öyle göründüğü gibi olmadığını iyi niyetli bir şekilde anlamaya çalışıyor. “Truth is complicated (Gerçek oldukça karmaşıktır)” cümlesi adeta filmin mottosu olmuş. İslam ile terörü ilişkilendirenlere, zihniyetlerini esaslı bir şekilde sorgulama ve gerçeklerin derunu üzerine düşünme fırsatı sunuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder