25 Ağustos 2010

Moğollar ve Darbe

Mümtaz’er Türköne’nin 10 Ağustos’ta Zaman gazetesinde çıkan Mankurtlar isimli yazı dizisinin ilk bölümü olan Moğollar ve Darbe isimli yazısından:

İnsanlık tarihi boyunca insan eseri felaketler arasında, II. Dünya Savaşı'na denk bir kıyım 13. yüzyılda Moğol İstilası'nda vuku bulmuştur. Moğol istilası, tam anlamıyla korku ve dehşete dayalı bir katliamlar zinciridir. Ele geçirdikleri her şehirde, yaşlı, kadın ve çocuk demeden herkesi son ferdine kadar öldürerek, bütün dünyaya dehşet saçtılar. Kan dökme bir istila yöntemi olarak uygulandı. Katliam dehşetini öğrenen diğer şehirlerin bu yöntemle direnmeden teslim olmaları amaçlandı. Moğol İstilası boyunca öldürülen insan sayısının 30 ile 60 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Birçok kavim ve etnik grup bu katliamlarla ortadan kalkmıştır.
Bütün tarih boyunca, İslâm dünyasının başına gelen en büyük felaket de budur. 13. yüzyıl, İslâm medeniyetinin zirvesidir. Ne var ki Moğollar bu ileri medeniyeti yerle bir etmişler, adeta yok etmişlerdir. Göz kamaştıran İslâm medeniyeti, bu istiladan sonra bir daha eski parlak günlerine dönememiştir. Cengiz Han'ın torunu Hülagu'nun Bağdat'ta estirdiği dehşet, bugün Anadolu'da atasözlerinde yaşamaktadır. Karşısındakine haksızlığın, zulmün en yüksek mertebesini ifade etmek için "Hülagu musun bre kâfir?" sözü hâlâ kullanılır.

Her yanı kana bulayan, ortalığı yakıp yıkan ve taş üstünde taş bırakmayan Moğolların akıbeti ne oldu? Bu sorunun sarsıcı bir cevabı var: Önce Müslüman, sonra Türk oldular. Osmanlı'nın Tatar taifesi dediği Müslümanlar bunlardır. Moğol İstilası, vahşi bir istilacı gücün, ileri medeniyete sahip halklar arasında nasıl eriyip kaybolduğuna örnektir. Güçlü medeniyet ve kültür, kendisine galebe çalan halkları içine alıp asimile etmiştir. Bu örnek, aramızda yaşamaya devam eden Moğolların yani darbecilerin, nasıl hizaya geleceğini de anlatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder