“Kalemi elime aldığım günden beri Türkçe’nin müdafaası için yazdığım satırları birbirine eklesem, İstanbul-Ankara şimendifer hattından uzun olur.”
Yukarıdaki söz Peyami Safa’ya ait. 1930’ların sonlarından 1960’lara kadar çeşitli gazetelerde Türkçe üzerine yazılar yazmış ve bunları “Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca” ismiyle kitaplaştırmış üstad. Herkesin okuması gerektiğine inandığım çok değerli bir eser. Yukarıdaki sözü o kitaptan aktardım. “Şimendifer” kelimesi dikkatinizi çekmiştir. Bugün oldukça aşlı insanlar ve Risale-i Nur okuyanlar dışında kimse bilmez. Tren manasına geliyor.
Maksatları oldukça ilginç olan tartışmalı “dil devrimimiz” esnasında Doğu kökenli bir kelime olduğu için şimendifer kelimesi dilimizden atılmış. Çünkü efendim biliyorsunuz, Türkçemiz yabancı kelimelerden arındırılmalı ve saf haliyle kullanılmalıymış. İşte o yüzden biz İngilizcesi “train” olan bu ulaşım aracına bugün tren diyoruz. “Tren” de Türkçe değil ama Batılı, yani pek de yabancı bir kelime sayılmaz. “Şeref” Arapça’dır atalım efendim. Güzel Türkçemizde “onur” diye bir kelime vardır, Fransızcadaki “honour”a benziyor ama değil. Onlar “onur”u değiştirip “honour” yapmışlar, azıcık araştırsanız görürsünüz. Örneğin “örnek” kelimesi (ve tabii ki örneğin kelimesi de) Ermenice’dir ve Türkçe’dir denilerek dilimize sokulmuştur. Arapça olan “mesela” veya “misal” yerine kullanılır.
“okay” kelimesinin ok ve yaydan geldiğine, ya da "paralel" kelimesinin "beraber" (ya da Anadolu ağzıyla barabar) kelimesinden geldiğine hiç girmiyoruz. Hele hele “oturgaçlı götürgeç” mevzuunu hiç açmayalım. Gördünüz zaten aydınlarımızın niçin “uydurmaca” tabirini kullandıklarını.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder